Gelmek’çün ikinci bir hayata,
Bir gün dönüş olsa âhiretten:
Her rûh açılıp da kâinâtta,
Keyfince semâda bulsa mesken;
Talih bana dönsei nazikâne;
Bir yldızı yerse mâlikâne;
Bigâne kalır o iltifâta,
İstanbul’a dönmek isterim ben.
Bin bir tepe yükselen Boğaz’dan,
Baktıkça vatan görünsün engin;
Her yıl, bir ömür boyunca, yazdan
Yelkenler açılsın ufka gergin.
Lâkin bu ikinci varlığımda,
Son devrede, ihtiyarlığımda,
Artık çekilince söz ve sazdan,
Ömrüm İç Erenköyü’nde geçsin.
KADIKÖY
Kadıköy; “Kalkhedon”; “Körler Ülkesi”
Kadıköy’ü görmeyen İstanbul’u görmüş sayılmaz! İstanbul’un Anadolu yarımadasındaki kültür, sanat ve eğlence merkezi, size İstanbul’un gerçek keyfini yaşatacak! Eski İstanbul’dan Yeni İstanbul’a.
Kadıköy’ü görmeyen İstanbul’u görmüş sayılmaz!
“İstanbul” denince hep tarihi yarımada, Haliç, Boğaziçi bir de Adalar akla gelir. Oysa Asya yakasındaki İstanbul’un başkenti sayılan Kadıköy de dünya üzerinde çok az yerde bulunabilecek özelliklere sahiptir. Bu bolümde Kadıköy’ün tarihi merkezi Yel değirmenini, Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlamanın simgesi Haydarpaşa’yı ve 21. yüzyıl Kadıköy’ünden üç önemli kesit olarak Bağdat Caddesi ile yeni çekim merkezleri Pendik ve Tuzla’yı görebilmeniz için öneriler sunacağız.
Tarih Öncesinde Kadıköy
Kadıköy’ün bilinen ilk sakinleri bundan 9000 yıl once Neolitik donemde Kuşdili -şimdiki Kurbağalı dere Deresi’ne bakan yamaçlara yerleşmişler. Birkaç bin yıl sonra MO 1000 civarında bugünkü Fikirtepe çevresini de Fenikeli ticaret kolonileri yurt edinmiş. Zaman içinde bu yerleşmenin karşısında, Haydarpaşa Koyu ile Moda Burnu’nun arasındaki alanda Trakya’dan göcen Megara kolonileri gelip MO 659’da “Khalkedon” denilen bir yerleşim daha geliştirmiş.
Bysas ve Kalkhedon
Zeus’un torunu Byzas kendi şehri olacak Bizantion’u kurmadan önce, Khalkhedon’u seyreder, bir taraftan da o şehrin neden Asya yakasında kurulduğuna bir turlu akıl erdiremezmiş. Çünkü Haliç’te tarım verimli, denizde kaynayan palamutlar neredeyse elle toplanabilmekteymiş….. Bysas en sonunda “Herhalde buradaki bolluğu göremeyecek kadar kor olmalıydılar!” demiş. Kadıköy’e “Körler Ülkesi” denmesi işte bu yüzdendir. Tarihçiler aslında Kalkhedonlular’ın gayet de iyi ve uzak görüşlü olduğunu soyluyor. Zaten “Kalkhedon”, “bakır ülkesi” demekmiş.
Doğu Romalı Kadıköy
Roma İmparatoru Konstantin, uzun suredir iktidar kavgası yaptığı Doğu Roma İmparatoru Licinius’u Üsküdar ile Kadıköy arasında, denizde gecen savaşta son bir hamle ile etkisiz hale getirdikten sonra Bizans’ı “başkent” yapıp, “Neo Roma” olarak ilan etmiş. O öldükten sonra kentin adı “Konstantinopolis” olmuş, Kalkhedon’ın da yıldızı sönüp sayfiye eşmeye başlamış. MS 451’de Kalkhedon’un önemi bir kere artıyor; çünkü burası Piskoposluk Merkezi olmuş. Mehmet Nuri Akbulut, Hıristiyan dinindeki Ortodoksluk ve Katoliklik biçimindeki “büyük tarihsel kırılmanın ilk adımlarının Kadıköy’de atıldığına dikkat çekiyor.
Kalkhedon’un Tarihi Merkezi
Kadıköy’deki hızlı yapılaşma nedeniyle esaslı bir kazı hiç yapılmamış. Kurtarma kazılarında ve tesadufen bulunan eserler ise Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Çağdaş kazılara pek fazla konu olamayan “Kalkhedon”da antik kaynaklara gore biri bugünkü Kadıköy Meydanı’nda, biri Fenerbahçe Burnu’nda (Hera Limanı), biri onun kuzeyinde (Eutropo Limanı) ve biri de Kalamış Koyu’nda olmak üzere dört liman ile şehre ait tiyatro, hipodrom, Saray ve kiliseler ile ayazmalar var. Sayfiye mimarisi bugünkü Maltepe sahiline kadar uzanırmış. Hera Limanı da çok önemli. Çünkü I. Iustinianus da buraya ateşle haberleşme sisteminin bir parçası olarak “Hera Pharosu” diye adlandırılan bir fener yaptırmış. Bugün de semtin adını burundaki “Fener” verir.
Osmanlı Kadıköy’ü
Kadıköy 1353’de Osmanlı topraklarına katılmış. Türkler ilk kez, Sarı Kadı Mehmet Efendi’nin yaptırdığı mescit çevresine yerleşmişler. O mescit, bugunku Osman Ağa Camii. Fatih İstanbul’a aldıktan sonra da Kadıköy’de bir Kadılık kurdurup Kadı olarak da Hızır Celebi’yi atamış. Böylece şehrin adı Kadıköy olmuş. Gözcü Baba, Eren Baba, Kartal Baba, Sarı Gazi gibi hem savaşçı hem din adamı olan zamanın kamuoyu önderlerinin bulunduğu yerleşim bölgeleri de daha sonra onların adından türetilecek Göztepe, Erenköy, Kartal, Sarıgazi gibi adları olan semtleri yaratmış. Osmanlı Kadıköy’ünde hem tarım yapılır hem de sayfiye ve mesireye gidilirmiş. 19. yüzyılın ikinci yarısında devreye giren vapurlar ve Haydarpaşa- İzmit demiryolu Kadıköy’ün gelişimini hızlandırmış. 1868’de yabancıların da mülk edinmesi yasallaşınca varlıklı Levantenler de Moda ve Fenerbahçe civarında araziler alıp köşkler yaptırmış. Gayrimüslimler, Levantenler ve Müslüman burjuvazinin kurduğu okullar, kiliseler, parklar, Selimiye Kışlası, bugün Haydarpaşa Lisesi olan Tıp Fakültesi ve Numune Hastanesi gibi sivil ve kamusal binalarla çağdaş bir kent model ve kültürü yarattığı Kadıköy, yaz-kış oturulan bir yer haline gelmiş.
Cumhuriyet’in Kadıköy’ü
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra İstanbul’da ve Kadıköy’de ikamet eden yabancı askerler 6 Ekim 1923’te İstanbul’u terk etmiş. 1930’da ayrı bir ilce olan Kadıköy, Cumhuriyet’le birlikte daha da çağdaşlaşmaya başlamış. 1928’de elektrik gelmiş, 1929’da ise Üsküdar-Kısıklı arasında çalışan ilk tramvay. 1980’li yıllarda gocun hızlanması ile birlikte, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yeniden yapılanması ve yeni imar planlarıyla Kadıköy yeniden gözde yerleşim yeri olarak öne çıktı. Kadıköy tarafı Kocaeli’ne doğru yaklaşma eğiliminde bir görünüm arz etmekte.
Kadıköy Gezi Önerilerimiz Birinci Etap: Kadıköy, Yeldeğirmeni Haydarpaşa
1.Ayrılık Çeşme Marmaray ve Metro İstasyonu
2.Ayrılık Çeşmesi
3.Ayrılık Çeşmesi Sokak
4.Yahudi Sinagogu
5.Uzun Hafız Sokak ve sonundaki Demiryolu Köprüsü geçildiğinde: Duatepe Sokak
6.TAK Tasarım Atölyesi Kadıköy – Duatepe Sokak
7.Rasim Paşa Camii
8.Ayios Georgios Rum Ortodoks Kilisesi
9.Saint Louis Fransız İlkokulu / Çocuk Esirgeme Kurumu Binası
10.Aziziye Hamamı ve Kadıköy Rıhtıma iniş.
11.Kadıkoy Rıhtım Meydanı ve Kadıköy
12.Haydarpaşa İskelesi
13.Haydarpaşa Garı (iç ve dış)
14.Tarihi Haydarpaşa Saati (Haydarpaşa Garı cephesinde ve içinde)
15.Myhtos Gar Lokantası (ve Aynı yoldan Yeldeğirmeni’ne geri donuş- İskele Sokağı)
16.İskele (Çınar) Sokak, Yeldeğirmeni (eski cınar ağacı kalıntısı)
17.Ladikli Ahmet Ağa Namazgah ve Çeşmesi (harap)
18.Ahmet Haşim Evi (ahşap ve metruk sokağın girişinde, sağda)
19.Art Nouveau Valfreda Apartmanı (İskele Sokak)
20.Osman Gazi İlköğretim Okulu (eski Alman İlkokulu)
21.Eski Fransız Ortaokulu yeni Kemal Atatürk Lisesi
22.Ayrılık Çeşme Metrosu ve Suadiye’ye gidiş
İkinci Etap: Trenle Kadıköy – Göztepe – Erenköy – Suadiye üzerinden Bağdat Caddesi
1.Ayrılık Çeşme Marmaray ve Metro İstasyonu
2.Goztepe İstasyon Binası
3.Erenkoy İstasyonu
4.Suadiye İstasyonu
5.Bağdat Caddesi
6.Unlu Markalar, Özel Mağazalar (Bağdat Caddesi)
7.Suadiye İstasyonu’na donuş
Pendik
1.Suadiye’den Trenle Pendik İstasyonu
2.Pendik Çarşısı (Gazipaşa Caddesi)
3.Pendik Sahili (Ankara ve Güldeste
Caddeleri)
4.Pendik Marinası
5.Pendik İstasyonu
Tuzla
1.Tuzla Marmaray İstasyonu
2.Dodo İstanbul Sea Club – Surf
3.Tuzla’da Gezi- Köfte ve Balık
4.Tuzla Marinası
5.Tuzla Termal Tesislerinde Dinlenme, Tarihi Kaplıca Oteli, İçmeler
Birinci Etap: Kadıköy, Yeldeğirmeni – Haydarpaşa
1) Ayrılık Çeşme Marmaray ve Metro İstasyonu
İstanbul’un her neresinden geliyorsanız size en yakın metro veya Marmaray İstasyonu’ndan Kadıköy’e yonelin. Ayrılık Çeşme İstasyonu’nda inin. Artık Kadıköy’ün tarihi mahallelerinden resmi adı “Rasimpaşa” olan Yel değirmeni mahallesindesiniz. Kadıköy’ün eskilerinin “Talimhane” adıyla bildikleri yer şimdiki Halit Ağa Caddesi ve Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu’nun bulunduğu düzlük olup, Yeldeğirmeni semti de bu iki kalabalık alanın arasında oluşmuş. Cumhuriyet’in ilanından sonra küçülen Haydarpaşa Çayırı’ndan kalan kısım, Gar binası, limandaki binalar ve Yeldeğirmeni birleşip “Rasimpaşa” olmuş. Semtte 15. ve 16. Yüzyıllarda bahçeli köşkler de varmış. 1774 – 1789 yılları arasında, I. Abdülhamit buraya dört yel değirmeni yaptırmış. Yeldeğirmeni’nde 1800’lu yılların ikinci yarısında yerleşim hızlanmış, Yahudilerin yoğun olduğu Kuzguncuk’ta cıkan yangından sonra oradaki Yahudiler Yeldeğirmeni’ne gelip yerleşmiş ve onlarla birlikte bu semtte apartmanlaşma başlamış. Yel değirmeni çoğulcu yerleşimin Osmanlı döneminden beri tipik bir orneği.
2) İstasyona Adını Veren Ayrılık Çeşmesi
Bu çeşme 1600 yılında IV. Murat tarafından İbrahim ağa Çayırı’na ilk yaptırıldığında, işlevi çok kamusaldı: Bir “Menzil”; “yon belirleme” ve Namazgah çeşmesi. Padişah ve askerleri sefere çıkarken burada buluşup aileleriyle burada vedalaşırlardı. Her yıl Mekke ve Medine’ye padişah armağanlarını taşıyan “Surre-i Humayun” da önce burada duraklar, ertesi gün buradan uğurlanırmış. Çeşme, 400 yıl sonra İstanbul’un “imarı” gerekçeleriyle bir kac kere yeri değiştirildikten sonra tekrar İbrahimağa’ya getirilmiş. Ayrılık Çeşmesi ressamlara, edebiyatçılara ve müzisyenlere de esin kaynağı olmuş hatta yakın geçmişte unlu neyzen Kutsi Ergünler de bu konuda Türkçe ve Fransızca bir kitap yazmıştı. Kadıköy ve Üsküdar, tatlı su kaynakları acısından Avrupa yakasına göre daha şanslı idi. Ayrılık Çeşmesi ve Kadıköy’deki diğer tarihi çeşmeler hakkında Hasan Özgen ve Görkem Kızıl Kayak’ın Mimar Metin Keskin’in suluboya çizimleri ile hazırladığı şu yayına da göz atmanızı öneririz: “Kaynaktan Mahalleye Ab-ı Hayat: Kadıköy Çeşmeleri”
3) Ayrılık Çeşmesi Sokak ve Mezarlık
İstasyondan çıkıp biraz yürüdükten sonra Ayrılık Çeşmesi Sokak üzerinde ilerliyorsunuz. Bu sokak, üzerindeki ahşap sıra evleriyle ve hemen yanındaki Ayrılık Çeşmesi ve Mezarlığıyla unludur. Sokağın yanındaki Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı’ma gelince… Halk arasında “Arap Mezarlığı” olarak da adlandırılan bu mezarlığın esasen Araplıkla hiç ilgisi yok. 1900’lere kadar da defin yapılmış.
4) Uzun Hafız Sokak
Yeldeğirmeni sokaklarının ortak özelliği hemen denize iniverileceği duygusunu hissettirmeleridir. Uzun Hafız Sokağı kara tarafından sonuna kadar yururseniz, Demiryolu Köprüsü’ne gelmiş olursunuz. Köprüyü geçin… Duatepe Sokak – Uzun Hafız Sokak’taki köprüyü geçip sağa dönerseniz Dua tepe Sokak’a ulaşırsınız. Karşınıza, vaktiyle Kadıköy’ün en eski sinemalarından olan bir bina cıkacak. Burası eskiden Özen Sineması imiş. Binayı kiralayıp restore eden Kadıkoy Belediyesi, Cocuk Koruyucu Ruh Sağlığı Merkezi, Cemal Süreyya Çocuk Eğitim Merkezi, Rasimpaşa Gönüllüleri Ofisi ve Yel değirmeni Proje Ofisi’nin de yer aldığı binayı 2013’te mahallelinin hizmetine açmıştı.
5) TAK Tasarım Atölyesi
Kısa adı TAK olan bu bina, Kadıköy Belediyesi, CEKUL Vakfı ve Kentsel Strateji tarafından yönetilen bağımsız bir atölye. TAK programları ve etkinlikleri, Kadıköy’de yaşayan ya da çalışan katılımcılar başta olmak üzere, tasarımcılara acık. Atölye’nin ilk etkinliği, 3×3 Stratejik Tasarım Programı ile Kadıköy’den 3 ada, mahalle ve bölge için fikir projeleri üretilmesi olmuştu.
Web Sitesi: http://www.kadikoytasarim.org
Ayrıca bu ofisten koordine edilen uluslararası “MuralIst” duvar resimleri festivalinin ev sahibi de Yeldeğirmeni sokakları oluyor…
6) Rasim Paşa Camii
Kır Kahvesi Sokak ile Rıhtım İskele Sokak kösesi Şimdi artık kendisi yerinde olmayan ama adı sokağında kalmış olan Kır Kahvesi Sokak’tasınız. Onun İskele Sokak ile kesiştiği köseye yürüyün. Tam kösede Rasim Paşa Camii’ni göreceksiniz. Bu camiyi Abdülhamid’in bahriye nazırı Rasim Paşa’nın eşi
İkbal Hanım, Paşa öldükten sonra, 1902 yılında yaptırmış. İstanbul Kültür Envanterinde bu caminin 1920 yılında yapıldığı kaydı var. Türk Neo-Klasik akımın basitleştirilmiş bir örneği.
7) Ayios Georgios Rum Ortodoks Kilisesi
Karakol hane Caddesi Karakol hane Caddesi’nde Aya Yeorgios Rum Ortodoks kilisesi karşınıza çıkıyor. 1895 yapımı kilisenin bahçesinde 15 metre yukseklikte bir can kulesi var. Bu kuledeki can, yaptığı zillerle dünyaca tanınmış Samatyalı Zilciyan Usta tarafından dökülmüş. Günümüzde de ibadete acık olan kilisenin mozaik tekniği ile yapılmış iç duvar süslemeleri hala çok güzel.
8) Sainte Louis Fransız İlkokulu – Çocuk Esirgeme Kurumu
Kilisenin tam karşısında, günümüzde Çocuk Esirgeme Kurumu binası olan mavi bina da vaktiyle Sainte Louis Fransız ilkokulu imiş. 1900’lu yıllara doğru Kadıköy’ün yoğun yerleşim bölgesi olan Yeldeğirmeni’ndeki çocukların Moda’daki Saint Joseph Koleji’ne gidip gelmeleri oldukça zor oluyormuş. Hıristiyan ve Musevilerin çoğunlukta olduğu Yeldeğirmeni’ndeki çocuklar için burada Saint Joseph Koleji’nin ilkokul kısmının inşasına karar verilmiş. 1906’da Karakol hane Caddesi No: 53’te acılışı yapılan bu okula Saint Louis İlkokulu adı verilmiş.
9) Hemdat İsrael Sinagogu
Uzun hafız Sokak Yeldeğirmeni’nde kalabalıklaşan Yahudiler, ibadet icin bir sinagog inşa etmek niyetiyle Uzunhafız Sokağı ve İzzettin Sokağı arasında kalan bitişik iki arsayı satın almış. 1899 yılında resmi olarak acılan sinagogun adı “Hemdat İsrail Sinagogu” olmuş.
10) Aziziye Hamamı
Recaizade Sokak Yeldeğirmeni’ndeki Aziziye Hamamı Sultan Abdulaziz doneminde (1860) yapılmış, iki katlı bir “cifte hamam”. Web de sitesi yerli ve yabancı konuklar tarafından çok işlevsel bulunuyor…
11) Kadıköy Haydarpaşa Rıhtımı Caddesi ve Kadıköy Meydanı
Caddeye indiğiniz zaman sola doğru yururseniz, Kadıkoy Meydanı’na ilerlemiş olacaksınız. Yolu takip edin ve Konservatuvar Binası ve Haldun Taner Tiyatro Sahnesi’ni, tarihi Kadıköy Vapur İskelesi’ni, Kadıköy Şehremaneti Dairesi olup şimdi Kadıkoy Belediyesi’ne ait yapıyı, onun sağındaki parkı görün. Tarihi özelliklerini koruyan, cıvıl cıvıl Kadıköy Çarşısı’na da bir göz atabilir ya da nostaljik tramvaya binip, yorulmadan Altıyol’u, Kadıköylülerin tipik buluşma noktası olan Bahariye’deki meşhur Boğa Heykeli’ni, Bahariye Caddesi’ni ve onun üzerindeki tarihi Süreyya Operası’nı, Bulgar ve Ortodoks kiliselerini, Moda’yı, ayazmalık meyhane Koçu’yu da görüp geldiğiniz yerde inebilirsiniz.
12) Haydarpaşa İskelesi
Mimar Vedat Tek’in tasarımı İskele, Haydarpaşa Garı ile Avrupa yakası arasında kolay ulaşımı sağlamak amacıyla yapılmış. Bu İskele Haydarpaşa Garı’nın iki kıtayı birbirine deniz yoluyla bağlamasında yıllarca hayati bir işleve sahip olmuştu.
13) Haydarpaşa Garı
Haydarpaşa Garı, Abdülhamit döneminde 1906 yılında inşa edilmeye başlanmış, 1908’de Anadolu- Bağdat Demiryolunun başlangıç istasyonu olarak hizmete girmiş. Almanlar, Bağdat’a demiryoluyla ulaşmayı akıllarına koydukları için, önce Haydarpaşa- İzmit hattının ‘’adam edilmesine’’ karar vermiş ve girişimde bulunmuşlar. Büyük gar binası tasarımı için uluslararası bir yarışma açılmış, yarışmayı Alman kökenli mimarlar Helmuth Cuno ve Otto Ritter’in oryantalist esinli neo-klasik tasarımı kazanmış. İnşaata 1906’da başlanmış, 1908’de tarihinde yolcu salonu bolumu açılmış, tamamı 1,5 yıl sonra bitirilebilmiş. Gar 2010’da herkesi üzüntüye boğan bir yangın geçirmiş, çatısı da tahrip olmuştu. Haydarpaşa Garı, Ankara-İstanbul tren hatlarının yenilenmesi ve iyileştirilmesi çalışmaları nedeniyle bir sure kullanılmamıştı. Kent ölçeğinde ve TCDD ray sistemlerinde yapılan düzenlemeler nedeniyle banliyö seferleri durdurulduğunda Gar’dan 19 Haziran 2013’de kalkan son tren de heyecanlı gençler ve halk tarafından böyle uğurlanmıştı.
14) Haydarpaşa Garındaki Saat ve Mustafa Şem’i Pek
Garın batı cephesindeki alınlıkta duran büyük saati Mustafa Şem-i Pek yapmış. 19 yuzyıl sonu, 20. yüzyıl başında yaşayan Mustafa Şems’i Pek, Osmanlı’nın son büyük saat ustalarından. Dolmabahçe Sarayı’nda bir ayaklı saati bulunan Mustafa Şem’i Pek, özellikle kule saati, “mebani” denilen büyük cephe ve meydan saatleri yapımında ustaymış. II. Abdülhamit’in Alman İmparatoru Wilhelm’in tahta çıkışının yıldönümü için özel olarak sipariş verdiği 5 adet saat imal eden ustaya her bir saat için Wilheim’in kendi imzasını taşıyan teşekkür mektubu, İmparatorluk sanayi bakanının takdirnamesiyle birlikte sunulmuş.
15) Myhtos Gar Lokantası- Haydarpaşa
Gar lokantalarını seviyorsanız Haydarpaşa Garı’ında 1908’den beri hizmet veren tarihi “Mythos Gar Lokantası” tam size gore bir yer.
16) Rıhtım İskele (Çınar) Sokak
Yapı Kredi Yayınları’nın İstanbul Sokakları 101 Yazardan 101 Sokak başlıklı kitabında her yazar kendi üslubuyla bir İstanbul sokağı anlatmış. Rıhtım Caddesi’ne inmeden kısmen gördüğünüz İskele Sokak, eski bir Kadıköylü yazar Türker Armaner’in kaleminden detaylı olarak anlatılmış.
17) Ladikli Ahmed Ağa Namazgah ve Çeşmesi
İşte, bahsi gecen namazgâhlı çeşme de hemen sokağın sağ kösesinde. 2013’de harap haldeydi. Sonra “Yel değirmeni / Rasimpaşa Mahallesi Canlandırma Projesi” kapsamına alındı. 2013’de henüz proje aşamasındaydı.
18) Ahmet Haşim Evi
İskele Sok. No. 2 Ahmet Haşim’in mütareke yıllarında oturduğu ev de 2013’e kadar harap durumdaydı. Daha sonra Belediye binayı satın aldı ve restorasyon icin gerekli hazırlıkları tamamladı. Restorasyondan sonraki işlevinin “Kültür Merkezi” olmasına karar verildi.
19) Art Nouveau Valpreda Apartmanı ya da İtalyan Apartmanı
Armaner’in “onarılmış Art Nouveau İtalyan Apartmanı” dediği bina budur: 1909 yılında Levi Kehribarcı tarafından yaptırılan ve Haydarpaşa Garı’nın mühendisleri ve taş işçiliğini gerçekleştiren İtalyan ustalar burada oturduğu için İtalyan Apartmanı olarak da bilinen Valpreda Apartmanı.
20) Osman Gazi İlköğretim Okulu eski Alman İlkokulu
Bu bina önce Haydarpaşa Garı inşaatı için İstanbul’a gelen Alman mühendislerin çocuklarının gideceği bir okul olarak, Gar inşaatında kullanılan malzemelerle yaptırılmış. Cumhuriyet’in ilanından sonra, 1935’de kamulaştırılarak Türk okulu, 1950’de de Osmangazi İlkokulu olmuş.
21) Eski Fransız Ortaokulu yeni Kemal Atatürk Anadolu Lisesi
1894 yılında Fransa’dan Türkiye’ye (Kadıköy’e) gelmiş olan “Oblates de l’Assomption” rahibelerinin 1895 yılında Yeldeğirmeni’nde eğitime açtıkları bu okula, Kadıköy’ün önemli azizesi olan Saint Euphemie’nin adı verilmiş. Rahibeler aslında bugün yerinde olmayan Moda’daki Şifa Hastanesi ile ilgileniyorlarmış ve 1905 yılından itibaren bu hastanede faaliyet göstermişler. O yıllarda hepsi paralı kolej olan bu okullarda gelir düzeyi düşük olan Yeldeğirmeni ailelerinin çocukları eğitim görmekte zorluk çekiyorlarmış. Bu sebepten, Yeldeğirmeni’ndeki Saint Euphemie Okulu, Notre Dame de Sion’un ilk ve ortaokulu olarak faaliyet göstermiş, daha sonra 1906 yılında eğitime acılan Saint Louis Okulu da Saint Joseph’in ilkokulu olarak görev yapmış. Saint Euphemie Okulu’nun, önce Taşlı Bayır Sokağı’nda bulunan binası inşa edilmiş ve faaliyete geçirilmiş. 1935 yılında kimlik değiştiren okul önce “3. Orta Mektep” adıyla, 1950’de de “Kemal Atatürk Ortaokulu” adıyla eğitime devam etmiş.
İkinci Etap: Trenle Kadıköy – Göztepe – Erenköy – Suadiye üzerinden Bağdat Caddesi
1) Trenlerine Tepeden Bakan İstasyon:
Göztepe
Anadolu yakasında ilk banliyö tren istasyonları 1871-1873 yılları arasında yapılmış. Bir sure sonra Göztepe civarına saraya mensup paşalar yerleşmiş, muhteşem köşkler yapılmış ve yörenin önemi artmış. Böylece buraya da bir istasyon yapmak şart olmuş. Ayrıntılı bilgi isteyenler için: “Göztepe Semtini Kuran Adam” Göztepe istasyonunda şu anda hala lojman olarak kullanılan ilk ahşap yapı 1870’lerin ortasında inşa edilmiş. Fakat Feneryolu’ndan kalkan tren Göztepe’ye gelirken oldukça dik bir rampayı tırmanır, ıslak ve karlı havalarda lokomotifin tekerlekleri raylar üzerinde olduğu yerde döner ve tren yolda kalırmış. Rampayı zararsız hale getirebilmek için yolu kazıp, rayların seviyesini 11 metre kadar indirmişler. Bu sefer de İstasyon binası setin üzerinde kalmış. Yolcuların inip binmesindeki zorluk göz önüne alınınca, bugünkü kagir istasyon binası inşa edilmiş.
2) Erenköy İstasyonu -1892
3) Suadiye İstasyonu – 1892
Keskin ve Akdemir, banliyö istasyonlarının eski İstanbul’daki işlevlerini geniş acıdan ele alarak şehir ile etkileşimini anlatıyor… İşte Erenköy İstasyonu da, Suadiye İstasyonu da anlatılan özelliklerin tümüne sahip bir eski referans noktası idi.
4) Bağdat Caddesi
Eskiden İstanbul’un en itibarlı caddesi Pera’daki İstiklal Caddesi idi. İstanbullu sözlüğünde şimdi ne yazık ki o yalnızca “İstiklal” olarak anılıyor, “Caddeliği” de Kadıköy’e ve Nişantaşı’na kaptıralı çok oldu! Bağdat Caddesi’nin izlerinin Osmanlı İmparatorluğu ve Bizans’ta da sürdürülebildiği bilindiği gibi, Fikirtepe kültürünün, Anadolu ile ilişkisi göz önüne alınarak tarih öncesine kadar indirilebileceği de söyleniyor. Bağdat yolu, 19. yüzyıla kadar, zengin bitki ordusu ve deniz ürünleri, hem de kervanlar ve posta için önemli bir ticaret yolu imiş. 1873’de Haydarpaşa- İzmit demiryolu hizmete girince bölge birden göç almaya, yakınındaki bağ, bahçe bostanlar bile iskân için kullanılmaya başlamış. Göztepe ve çevresinden başlanarak 10.000 dönümlük bir araziyi parsellenip satılmış bahçeli, havuzlu köşkler, zarif az katlı, şık yazlık, kimi zaman da yabancı mimarlar eliyle yapılmış. 1980’lerde caddedeki konutların yerini dükkân, mağaza, işyeri gibi ticari kullanıma terk etmeleri yoğun yapılaşma buraya da uğramış. Bu gelişmeye rağmen cadde sakinleri tarafından Kadıköylülük ruhu terk etmemiş, “lüks tüketim” olgusuna rağmen şehir kültürü ve ruhu da canlı tutulmakta.
Dünya Dördücüsü: Bağdat Caddesi
Suadiye İstasyonu’ndan caddeye indiğinizde yeşilliği, çiçekleri, ağaçlarıyla göz okşayıcı caddede her iki tarafta en yerli ya da global unlu markaların mağazalarını ve yeme içme yerlerini yanana dizili olarak bulacaksınız. CNN Travel geçtiğimiz yıl Dünyanın En İyi Alışveriş Caddeleri konusunda “gizli müşteri” görevlendiren Paris’teki “Presence Mystery Shopping” adlı kuruluşa bir araştırma yaptırmış. Araştırma sonuçlarına göre bizim “Bağdat Caddesi”, Paris’in unlu Champs Elysees’sini, New York’un 5th Avenue’sunu, Tokyo’nun Ginza’sını arkada bırakarak “Dünyanın En İyi 4. Alışveriş Caddesi” seçilmiş.
http://www.bagdatcaddesi.net
Pendik
Pendik- Pantikapion, Panticio, Pantiki, Pench-deh, Bebrikya, Temenye
Anadolu yönünden gelindiğinde İstanbul’a giriş kapısı olan Pendik, Kocaeli Yarımadası’nın güneybatısında yer alır, İstanbul merkezine 39 km uzaklıktadır. 8500 yıllık Neolitik Köy Marmaray’ın on çalışmaları sırasında yapılan ve İstanbul’un tarih öncesi geçmişine ışık tutan arkeolojik kazılardan elde edilen bulguların önemli bir kısmı da Pendik’te. Bu kazılarda elde edilen bilgiler Pendik’teki en eski yerleşimin MO 5000 değil 8500’e uzandığını gösterdi ve büyük heyecan yarattı.
Anadolu’dan Avrupa’ya kültür ihracı
Neolitik donem katmanlarındaki koyun mezarlığında, cenin pozisyonunda (hoker) gömülenlerin arasında oturur vaziyette gömülü bir iskelete de ulaşıldı. İl Kültür Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili de bulguların Arkeoloji Müzesi’ne gönderilmesi yerine, alanda korunacağı yeni bir müze ve arkeo-parkın müjdesini vermişti.
Temenye Höyüğü
Pendik yerleşmesi, Pendik ilce merkezinin 1.5 km doğusunda, Temenye mevkiinde bulunuyor. Yerleşmedeki ilk bilimsel kazıyı 1961’de, Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu yapmıştı. 1986’da Fikirtepe kültürüne benzeyen yuvarlak planlı, çukurlaştırılmış tabanlı kerpiç yapılar ortaya çıkarıldı. 1992’de müze ikinci bir kurtarma kazısı daha yapıldı. Merhum sanatçı Erkmen Senan, 2010’a kadar yapılan kazılar ve bulguları kişisel bloğunda ayrıntılı olarak kayda geçmiş. İstanbul Kültür Envanterinde de Pendik Hoyuğu ve Aydos Kalesi Kazı Fişleri yer almakta. Arkeologlar Gren Park Otel’in hemen arkasında kalan karayolunda da kazıların sürmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Pendik’in eski adları
Pendik’in bilinen en eski adı Pantikapion, Pantikapeum ya da Pantikape. Romalıların Panticio, Pantecio, Panticia olarak adlandırılmış. Bizans döneminde kullanılan Pantecion “Pantiki” adı “her tarafı surlarla çevrili” anlamına geliyor. Bazıları da bu adın tersane anlamına gelen antik “Pantikhion”, Latince “Pantichium” sözcüğünden geldiğini ileri sürüyor. Bazı kaynaklara göre de; Pendik “beş burun” anlamını taşır. Ural dağlarından gelip bu bölgeye yerleşenler “beş koy” anlamında “Pench-deh” adını kullanmış. Friglerin bir kolu olan Bebrikler de bu bölgeye “Bebrikya” demişler. Bundan sonra bütün bölgeyle birlikte “Pendikion” da Roma’nın egemenliğine girmiş. Osmanlı Döneminde Pendik Kadıköy gibi Pendik de 1453’u beklemeden Osmanlılaşan İstanbul parçalarından. 1328 yılında Orhan Bey döneminde Aydos Kalesi’nin ele geçirdiğinde Pendik de Osmanlı yönetimine geçmiş. Boyu bir efsane gibi anlatılırmış. Yıldırım Bayezid döneminde doğuya yapılan seferler sırasında Bizans tarafından bir kaç kez İstanbul’un Anadolu yakası alınmış ve Pendik de el değiştirmiş. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle birlikte Pendik de kesin olarak Osmanlı’nın hakimiyetine girmiş.
Pendik üç büyük yangın gecirip en son 1889 yangınında tümüyle kul olmuş. Yangından bir yıl sonra, Ayan Meclisi Senato Hariciye Encumen Reisi Pendikli Azaryan Efendi’nin Paris’ten getirttiği mimar ve mühendisler tarafından kasabanın ilk planları çizilmiş. Böylece Pendik Türkiye’nin ilk planlı kasabası
olmuştur.
Pendik’teki Yanyalılar ve diğerleri 1923’den sonra Drama, Kavala ve özellikle de Yanya’dan gelen Lozan mübadilleri yerleştirilmiş. Preveze ve Yanya ahalisinden toplam 55 bin kişinin önce Antalya ve Silifke bölgesine nakilleri düşünülmüşse de, mübadillerin çocuklarını üniversiteye göndermek için
yüksek okullara yakın bir yere gitmek istemeleri uzerine bir kısmı bu nedenle Pendik’e alınmışlar. Preveze Limanı’ndan kalkan Sulh adlı bir gemi ile Pendik’e gelen 2.200 Yanyalı mubadil, bir heyetçe karşılanmış ve önceden saptanan evlere yerleştirilmişler. Pendik’in demografik yapısı büyük oranda değişime uğramış. Müslüman nüfus artarken, mübadiller, demografik yapı içinde en büyük topluluk haline gelmiş. Pendik’in Meşhur Tersanesi ve Artan Nüfus 1982 yılında tersanenin açılması ve sanayi
kuruluşlarının da büyümesiyle artan göçler nedeni ile Pendik yazlık yerleşim yeri 286
olmaktan çıkmış, bahçeli evlerin yerini apartmanlar almaya başlamış. Pendik Tersanesi’nin temeli 1969’da atılmış, 10 yıl sonra çalışır duruma getirilmiş. 1982’deki açılış, Tersane’nin birinci kademesini
Kapsıyormuş. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra Gölcük’teki askeri tersanenin zarar görmesi üzerine burası İstanbul Tersanesi Komutanlığı’na verilmiş. Tersane Balkanların birinci, Avrupa’nın da üçüncü büyük tersanesi.
Pendik’e Niçin Gidilir?
İstanbul’un bu tarihi hatta tarih öncesinden kalan bölgesinin geçirdiği değişimi görmek, geçmişinden izler aramak, sahilinde dinlenmek, belki yeni ve çağdaş konforla donatılı otellerinde kalmak, ekonomik ve hızlı raylı sistemlerle yolculuk yapmak, yeni Pendiklilerin yaşamından kesitlere tanıklık etmek, bütün Anadolu mutfaklarının ve Pendik’in geleneksel balıkçı lokantalarının lezzetine varmak Pendik’e gitmeniz için yeterli nedenler olabilir mi?
Trenle Pendik İstasyonu
Pendik’e ulaşım günümüzde son derece kolaylaşmış ve seçenekler artmıştır. (Bkz. Ulaşım seçenekleri. Banliyö treniyle tarifesi için TCDD sitesine göz atabilirsiniz. Eski İstanbul sayfiyeleri olan semtlerin istasyonlarından gececek, Marmara Denizi ve Adalar’ı göreceksiniz. Pendik İstasyonu’nda indiğinizde de cıvıltılı Hat boyu Caddesi’nin önüne çıkacaksınız.
Pendik Çarşısı
Gazipaşa Caddesi Hat boyu Caddesi’nden deniz tarafına doğru yürüyün. Pendik’in ana caddelerinden biri olan Gazipaşa Caddesi’ndesiniz şimdi. Bu cadde aynı zamanda Pendik Çarşısı olup denize inene kadar üzerinde her turlu ihtiyaca cevap veren dükkân, mağaza, alışveriş merkezleri ve yiyecek içecek satan çok sayıda büfe ve lokanta göreceksiniz.
Mehmet Akif Ersoy Kültür Sanat Merkezi
Eski Belediye binası da şimdi gençlerin ve çocukların da eğitildiği Mehmet Akif Ersoy Sanat Merkezi olarak hizmet veriyor, el sanatları ve müzik kursları düzenleniyor.
Pendik Sahili
Bulunduğunuz noktadan Ankara ve Güldeste caddeleri üzerinden sahile daha kolay ulaşırsınız. Sahile indiğinizde İDO Deniz Otobüslerinin ve Feribotların yanaştığı iskeleyi görürsünüz. Sağa doğru yürürseniz birkaç lokanta ve sosyal tesisten sonra Pendik Marina görünecek.
Pendik Marinası
Marina, 131 bin metrekare alanda ve 750 yat kapasitesine sahip. Pendik’in en eski et ve balık lokantalarından “Temenye” Marina’ya taşınmış.
Web: www.temenyebalikcisi.com
Agovic Ailesi’ nin 1974 yılında kurduğu Boşnak lokantası Sandžak Restaurant değişik lezzetler aray anlar için ilginç olabilir. Web: www.mostarbalkanmutfagi.com
bir alışveriş merkezi, su oyunları parkı ve 5 yıldızlı otel yer alıyor.
Tuzla Marmaray İstasyonu
Tuzla’ya Pendik Marmaray İstasyonu’ndan bineceğiniz trenle geliyorsunuz. Marmaray projesi ile yeniden düzenlenmiş olan Tuzla Meydanı’na çıktığınızda karşınıza gelecek “Teras” seyir kafelerine gidip bölgeyi panoramik olarak izleyebilirsiniz.
Tuzla
Gebze ile Kartal arasında yer alan Marmara Denizi kıyısındaki Tuzla, İstanbul ilinin en güneydeki ilçesi. Tersanesi, balığı ve köftesi, şifalı suları ve içmeleri, üniversiteleri, yakın geçmişe kadar Bayramoğlu atıl beldesi, Formula-I pisti, 2015’den itibaren dev bir çupra biçimindeki marinası ile meşhur. Adını bir zamanlar burada (şimdiki Mercan burnu) bulunan bir tuzladan aldığı söyleniyor.
Osmanlı Tuzla’sı
Tuzla yerleşimi, önce 1400 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılıyor. 1453’den sonra ise bölge tamamen Osmanlı’ya tabi oluyor. Tuzla’da yaşayan Rumlar, Lozan Anlaşması gereğince Selanik, Kavala ve Drama’dan gelen Türklerle yer değiştiriyorlar. Mübadillerin bugünkü durumu hakkında Tuzla Sosyal Derneği ve Tuzla Sözlü Tarih Projesi sitelerinde ilginç bilgilere ulaşabilirsiniz.
Bugünkü Tuzla
“İstanbul’un meyve bahçesi” diye bilinen Tuzla, 1980’lerde sanayi bölgesi olmaya başladığında tarım tamamen yok oldu. Fakat 1912 yılına kadar Rum balıkçı koyu özelliğini koruyan Tuzla’da balıkçılık geçim kaynağı olma özelliğini bugün de koruyor.
Sahildeki Dev Çupra ya da Tuzla Marina
Tuzla’nın 2015’de tamamlanan yeni marinası gökyüzünden bakıldığında dev bir çupra balığına benziyor. 850 yat kapasiteli marinada, denizin üstünde adalardan oluşan Tarihi Tuzla İstasyonu Tuzla’nın ilk ve tarihi istasyonu hala ayakta olup, şimdiki tren istasyonunun çok yakınında, Hat boyu Caddesi üzerindedir. Tuzla eski istasyon binası tip olarak Anadolu Bağdat demiryolu güzergâhının tek mimari yapısıdır.
Dodo İstanbul Sea Club
Son on yılda gidilmesi pek yaygınlaşan Beach- Club konseptiyle kurulan Tuzla Dodo İstanbul Sea Club, hem yüzme hem sörf için ideal bir yer.
Tuzla’da Köfte ve Balık
İstanbullular yıllardan beri Tuzla’ya köfte ve balık yemeye gelirler.
İşte size en eski ve geleneksel adresler:
Meraklı Köfteci 1953’de kurulmuş. Meraklılığı ise kullandığı eti kendi yetiştirdiği hayvanlardan sağlamasıyla başlayıp, kaliteyi ve tarifini özenle değiştirmemesinden kaynaklanıyor.
Web: http://www.meraklikofteci.com
Aynı cadde üzerinde bulunan ve sevilen
diğer Tuzla köftecileri de şöyle:
Doktorun Yeri: Tel: 0216 395 81 74,
Filizler Köftecisi: Tel: 0216 395 91 06,
Kekik Köfte: Tel: 0216 446 45 10
Balık için seçeneğiniz çok.
Mercan Balık (Tel: 0216 395 60 59) Tuzla’nın en eskilerinden. Aynı yerdeki Dodo Balık da olabilir.
Tuzla Termal Tesisleri ve Şifalı Sular İçmeler
Tuzla’dan bir istasyon (içmeler İstasyonu) uzaklıktaki tarihi kaplıcalar ve şifalı su tesislerine trenle gelebileceğiniz gibi sahilden yürüyerek de ulaşabilirsiniz. 500 yıldır insanlara sağlık sunan Tuzla İçmeler Kaplıcaları günümüze kadar gelmiş. Orliy ya da Oerley’in İstanbul’da Az Bilinen Bir Eseri: Tuzla Kaplıca Otel 1927’den 1930’ların sonuna kadar Avrupa’dan cok sayıda yabancı mimar Türkiye’ye davet edilmiş. Bunlar arasında Avusturyalı Robert Oerley de var. Oerley, daha çok Sağlık Bakanlığı projeleri yaptığı için “Cumhuriyet döneminin sağlık yapıları mimarı” olarak tanınmış. Oerley, Türkiye’de yaşadığı donemde soyadını da “Orley” olarak kullanmış. Tuzla İçmeleri Kaplıca Oteli, yapıldığı donemin öncelikli olarak bir sağlık tesisi olduğu için, zamanın modern teknoloji ve malzeme ile donatılmış. Atatürk de zaman zaman Tuzla İçmelerine giderek kur amacıyla birkaç gün bu otelde konaklamıştır.